Cami Anlayışımız ve kadın-2

Bu yazımda ‘camide kadının varlığı’, ‘geleneksel düzlemde camide kadın algısı’ ve ‘muhafazakâr kadının sosyolojik değişimi’ne dair çok özet bazı hususları yazacağım.

Cami Anlayışımız ve kadın-2

Bu yazımda ‘camide kadının varlığı’, ‘geleneksel düzlemde camide kadın algısı’ ve ‘muhafazakâr kadının sosyolojik değişimi’ne dair çok özet bazı hususları yazacağım.

Öncelikle iki uçta da değilim, bunu ifade edeyim. Kadınlar üzerinden geliştirilen iki söylem var mesela; “Tüm kadınlar evde oturmalı”, “Tüm kadınlar çalışmalı.” Sanırım cami ortamı söz konusu olduğunda daha çok “evde otursunlar” söylemini geliştirenlere yönelik yazmalıyım.

Zamanı okumak, hayatı yaşama sanatı içinde önemli bir köşe taşıdır. Öyle ki; içtihat, İslami yaşam tarzı içinde zamanın getirdiği yenilikleri yorumlamak ve pratiğe dönük İslami form oluşturmak için vardır.

Bu bilgi bir tarafta dursun, Türkiye’de yaşanan değişimin bir yönünü ortaya koymak istiyorum. Çünkü hala 1940’ların sosyolojisi geçerliymiş gibi yorumlar yapıldığını duyuyorum.  Bu söyleme göre; “Kadınların camide ne işi var?” sorusuna, “Namazlarını evlerinde kılsınlar” önerisi ekleniyor.  Ben de bu cenaha, “Geçmiş olsun” diyorum. Çünkü; ‘Türkiye’de muhafazakar kadın’ artık çok başka bir yaşam tarzını pratize ediyor. Artık bahsi geçen kadın kimliği; köylü, cahil ve “evde” değil, camiler üzerinden tartışma konusu olan muhafazakâr kadın kimliği; kentli, eğitimli ve “sokak”ta/çarşıda/işte/üniversitede.

Bu değişim birden yaşanmadı elbette, evveliyatı var. Muhafazakâr kadının değişimi toplumsal statü ve sosyolojik olarak şöyle gerçekleşti:

  1. Aşama: Muhafazakâr kadın kimliğindeki değişimin başlangıcını Türk sosyolojinde belirtilen 1948’lerde başlayan iç göç ile başlatmamız gerekiyor. 48’de başlayan köyden kente göç 90’lara kadar önemli oranda doyum noktasına ulaşmıştır.
  2. AşamaKente gelen muhafazakâr kimlik kız çocuklarını İmam Hatiplere göndermiş, değerlerini muhafaza ederek okumasını sağlamıştır. Sonrasında bu gençlik giderek artan oranda üniversiteye devam etmiş ve ‘eğitimli muhafazakâr kadın’ kimliği inşa edilmiştir.
  3. AşamaMilli Görüş geleneğiyle birlikte Necmettin Erbakan siyasette kitle oluşturmak için kadının önemini fark etmiş ve kadın kollarını kurmuştur. Bu oluşum değişimde bir katalizör etkisi oluşturmuştur. Şöyle ki; sistemin sürekli dışarı attığı, dışarda tutmak istediği dindar muhafazakâr kitle, hak mücadelesini legal zeminde vermeyi amaçlamış ve bunun için Milli Görüş’ü seçmiştir. Buanlamda Erbakan’ın söylemleri evdeki kadını siyasete çekmek için etkili olmuştur. Muhafazakâr kadın okuldaki kızının da hakkını korumak için sokağa çıkmış kapı kapı dolaşarak mücadeleye başlamıştır. Ve Refah Partisi’nin 94 yerel seçimlerindeki başarısında bu kadınların ne kadar etkili olduklarını hepimiz biliyoruz. Afaki konuşmuyorum, sürecin içinden gelen biri olarak ifade edeyim; bu kadınlardan biri de benim annemdi. Gaziantep teşkilatlanmasını kuran ve sahada siyaset yapan annemin ev toplantılarındaki söylemleri hala kulağımdadır.
  4. Aşama: AK Parti’nin iktidara taşınmasıyla birlikte muhafazakâr kadın kimliğinin eğitimde önü açıldı, liyakat sahibi kadınlar bürokraside, siyasette, sivil toplumda kendilerine daha fazla yer buldurlar.

Bu aşamalardan geçen muhafazakâr kadın kimliğini eve döndürmek mümkün değildir. Dolayısıyla bu kadınların işte, okulda ve sokakta geçirdikleri zaman dilimi içinde ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak cami mekânını kullanmaları gerekiyor. Öncelikle bir kesimin bunu kabullenmesi gerekiyor. Kadın camiye gittiğinde “niye geldin ki” bakışını lütfen atmayalım. Cami bir cinsiyetin tekelinde değildir. Namaz her iki cinse de farz ise camiyi kullanım noktasında zihniyet dönüşümüne ihtiyaç vardır (ki en önemlisi budur). Bu anlamda hanımefendilere kolaylık sağlanmalıdır.

Kadınların şikâyetleri ilk planda bu anlayış üzerinden geliyor. Kadınlar camiye geldiklerinde ikinci sınıf insan hissiyatına kapıldıklarını söylüyorlar. Bunu oluşturan öncelikli cami görevlilerinin ve/veya cami cemaatinin kadına bakış açısıdır, ikincisi ise; fiziksel şartlar.

Kadınların beklentileri neler? Camilerde değişim nasıl olabilir?

Bu sorularla birlikte ‘Kadınların cami ortamına dair İslami çerçevedeki talepleri’ başlığını çarşamba günkü yazımda ele alacağım.

Betül Soysal Bozdoğan/Diriliş Postası