Cami “anlayış”ımız ve kadın -1

Cami “anlayış”ımız ve kadın -1

Netameli bir konu. Peşinen söyleyelim Müslümanlar var olanı sorgulamaktan korkmamalı, var olanı daha İslami yöne evirebilmek için değişime açık olmalı. Daha İslami ve daha insani olanı yakalamak,  bunun arasındaki dengeyi bulabilmek; bu çağın Müslümanının görevidir diye düşünüyorum. O nedenle bu konuyu yazmak istedim.

Bir soruyla başlayalım. Asr-ı saadette mescid anlayışı nasıldı? Asr-ı saadette yani Efendimiz Aleyhisselam zamanında mescit; ibadet mekânı, eğitim yeri, karargah, devlet meselelerinin tartışıldığı mekan, yolcuların dinlendiği kısacası hayatın merkezinde hayatın kalbinin attığı bir mekandı. Bu resme baktığımda asr-ı saadetteki mescit anlayışından fersah fersah uzakta olduğumuzu görüyorum. Bu resme baktığımda camiyi hayatın kalbine yerleştirmemiz gerektiğini anlıyorum. Cami cazibe merkezi haline dönüştürülmeli. Zamanın entellektüelleri, alimleri, inisiyatif alanında olanlar, sivil toplum çalışanları bu konuyu görmezden gelmemeli.

‘Cami ve Kadın’ başlığı da nereden çıktı?

Değişim öyle bir şeydir ki istemesen de karşına çıkar. Zamansız çıkar, çıkıverir. Ve sen, ya onunla baş etmelisin, onu dönüştürmelisin veya o seni kendi mecraına alıverir. Dolayısiyle süreci yönetmeye talip olmak en akıllıcası ve en Müslümancası.

Aslında yeni bir şey değil, sürümcemede kalan konu zaten toplumun konuştuğu bir mevzuydu fakat tatsız bir çıkışla gündeme yerleşti. Biz, şerden hayır çıkarmaya odaklanalım.

Kadınların abdest alma alanlarının temiz ve nezih hale dönüştürülmesi ve camide kadınlara daha fazla alan açılmasına dönük talepler toplumda zikrediliyordu. Beş-on yıldır konuştuğumuz bu konu ne yazık ki “Erkeklerle yan yana namaz kılmak istiyorum” çıkışıyla bağlamından saptırılmıştır.

Geçtiğimiz günlerde mini etekli ve tesettürlü genç hanımlardan oluşan bir grup, erkeklerle birlikte bir camide namaz kıldılar. Bu çıkışı provakatif buluyorum, iyi niyet taşımadığını düşünüyorum. Bu ‘gösteri’ bir yaraya merhem olmak için değil bilakis kaos çıkarmak ve müslümanları birbirine düşürme, gündem saptırma amacı taşıyan operasyonel bir ‘iş’tir.

Bu çıkışı eleştiriyorum. Çünkü cami İslam dininin ibadet mekânıdır. Dini kuralların geçerli olduğu mekânda genel çerçeve tartışmaya açık değildir. Böyle bir mekân zemininde dini bakış açısından çıkıpta cinsiyetçi ideolojik yaklaşımlarla talepte bulunmak ve bunu dine savaş açmış medya organları üzerinden yapmak ancak kişiyi komik duruma düşürür.

Yani eşitlikçi bir anlayışla camideki ibadet dizaynını sorgulayamazsınız. Camide feminizm, sekülerizm, modernizm, kapitalizm, toplumsal tabakalar/sınıflar ayaklar altına alınmıştır. Dini çerçevede kadının yeri ayet ve hadis ışığında konuşulabilir. Cami Allah’ın evidir, burada tüm ideolojik yaklaşımlar yerle bir edilmiştir. İslam dinine dahil olmuş tüm kadın ve erkekler camide İslami ahlak, yaşam tarzı, bakış açısı ve uygulamalarıyla ibadetlerini gerçekleştirirler.

Bir sonraki yazımda ‘camide kadının varlığı’, ‘geleneksel düzlemde camide kadın algısı’, ‘kadınların İslami çerçevedeki talepleri’ başlıklarına yer vereceğim.

Konuşmak, tartışmak, istişare etmek gelişmeye açık olmak demektir. O nedenle kendimizi ifade etmeyi, karşıdakini dinlemeyi ve fikir teatisinde bulunmayı önemsemeliyiz. Dinimizde kadın, ikinci sınıf insan değildir. Bu bizim için önemli bir değerdir. Bu değeri çoğaltmak topluma zenginlik katar.

 

Betül Soysal Bozdoğan/Diriliş Postası