Ne oldu, laikçileri memnun edebildiniz mi bari?

Ne oldu, laikçileri memnun edebildiniz mi bari?

İhsan Şenocak’ı feda ettiniz..

Nureddin Yıldız Hoca’yı feda ettiniz.

Ahmet Keser’i feda ettiniz..

Ne oldu, laikçiler yetindiler mi, feda ettiklerinizle?..

“Tamam bu kadar yeter bize” dediler mi?

“Kısa günün kârı.. 3 ayda üç kişiyi yedik.. Ayda bir kişi.. Bu hızla gidersek, 2019 seçimlerine kadar, acayip yol almış oluruz” deyip, şöyle bir dinlenmeye çekildiler mi?

Hayır..

“Yetmez.. Yetmez.. Daha fazla.. Daha fazla” diyerek..

Açmışlar ağızlarını, yutulacak adam arıyorlar.

Sabunları hazırlamışlar..

Kaydıracak ayak arıyorlar..

Önceki akşam, kanal kanal dolaştım..

Her birinde AK Partili politikacı veya AK Parti çizgisinden isimler..

Hepsi adeta şamaroğlanına dönmüşlerdi..

Sanki ringde bir ağır sıklet boksörü var..

Bir de karşısında hafif sıklet boksörü..

Ağır sıklet olan vuruyor ha vuruyor.

Hafif sıkletler, ellerini kaldıramıyor..

Yani..

Ağızlarını bile açamıyorlar..

CNN’dekinden örnek vereyim.

Başörtü konusunda yasakçılığın kralını yapan.

Konu şiddet ise..

Kadına şiddeti konuşuyorsak.

Bir kadına yapılacak en büyük şiddete..

En acımasız zalimliğe..

Adeta tokat üstüne tokat atmaya, yumruk üstüne yumruk vurmaya.. Dayaktan perişan olmuş kadının bir de karşısına geçip kahkahalarla gülmeyle, benim zihnimde eşdeğer olan “başörtü yasağı”na imza atanlardan Önay Alpago çıkarılmış..

Hukukçu imiş!

Sevsinler senin hukukçuluğunu..

Bakın ne demiş, kısa süre önce: 

“Tüm sakallı erkeklere çağrımdır. Lütfen traş olun artık. Her taraf terörist gibi gezen aynı model adamla doldu. Tüm dünya uygar görünüme koşarken, biz neden toplum olarak Arap-Ortadoğulu görünümüne büründürülüyoruz? Bu toplumsal bir harekete dönüşsün istiyorum..”

Kimse “Önay Hanım da fazla oluyor ama.. Sakal bırakan tüm erkekleri teröristlere benzetmek de ne oluyor? Böyle de laf edilmez ki” dememiş..

Bu daha bir şey değil..

Aynı hanımefendi.. 

28 Şubat sürecinde, bakın ne demiş:

“Üniversiteye nasıl mayoyla girmek mümkün değilse, türbanla da girmek mümkün olmayacak.” 

Hem de..

Aileden Sorumlu Bakan iken..

Düşünün..

Oturun düşünün..

Ayağa kalkın, bir daha düşünün..

Aile ve kadından sorumlu bir bakan..

Bakın ne diyor..

Bir daha yazıyorum..

İhsan Şenocak Hoca’ya laf edenler..

Nureddin Yıldız Hocaefendi’yi linç etmeye çalışanlar..

Kısık sesle değil.. Yüksek sesle şu cümleyi bir daha okuyun:

“Üniversiteye nasıl mayoyla girmek mümkün değilse, türbanla da girmek mümkün olmayacak.”

Bu ne demektir?

Şiddet karşıtı bir insan olarak söyleyeyim.. 

Önay Alpago’nun bu sözleri..

Başörtülü öğrenciyi, öldüresiye dövmektir.

Sigarayı, başörtülü öğrencinin yüzünde söndürüp, karşısına geçip alçakça gülmektir..

Benim nazarımda, bu işkence ile eşdeğerdir, “Başörtülü üniversiteye giremeyecek” demek..

Ama Önay (artık hanımefendi diyemeyeceğim) muteber isim..

Televizyon ekranında, arz-ı endam ediyor..

Onu asıyor, bunu kesiyor..

Nureddin Hoca ile birlikte..

Daha onlarca dindar insanı seviyesizce suçluyor..

**

Bir not daha vereyim, muteber sayılan ismin marifetlerine..

Muazzez İlmiye Çığ isimli lüzumsuz bir dinozor vardı..

O kadın; “Eskiden başörtüyü fahişeler takardı” şeklindeki edepsiz mi edepsiz, ahlaksız mı ahlaksız, toplumu kin ve nefrete tahrik eden bir söz arıyorsanız, dört dörtlük örneği olan bir cümleyi sarfetmişti..

Bu kadına açılan davada, avukatı kim idi, biliyor musunuz?

Önay Alpago..

Ve sonuçta beraat de etmişti, o kadın..

Benim ülkemin  kadınlarının yarıdan fazlasının başındaki örtüyü, “fahişelerin giysisi” olarak tanıtan bu kadını, beraat ettirmiş ve bununla da övünmüştü..

Aynı programda, Burhan Kuzu’yu (Hocamdır.. Kusura bakmasın.. Hakkını helal etsin) evire çevire dövdü..

Burhan Hoca biraz sinirlendi ama..

“Şunu da tasvip etmiyorum, bunu da tasvip etmiyorum” ile..

Önay Alpago’nun dayağını yemiş oldu..

“Siz kimsiniz ya? Siz kadına şiddetin en alasını yapan alçaklarsınız.. Sizin ne haddinize, kadına şiddet aleyhinde bir söylem geliştirmek? Bırakın, kadına şiddet karşıtı olmak gerekiyorsa, bunu dindar insanlar olarak, bizler yapalım”demedi..

Kurulan tezgahta, hocaları infaz yolunda..

Yasakçıların istediklerini yaptı..

Ne oldu peki?

Sonuçta, İhsan Hoca’yı..

Nureddin Hoca’yı verdik..

Kurtulduk mu?

Ne mümkün!

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeni kadrosunda yer alan Mustafa Karataş’ın videosunu, dün servise koydular..

İhsan Şenocak Hoca için aleyhte tweet atan..

Nureddin Hoca için ki cümlelik hüsnü şehadette bulunmayan Mustafa Karataş Hoca..

Şimdi son hedef..

Ne demiş Mustafa Hoca?

Şiddet gördüğünü ve annesinin evine gidip, sonra tekrar döndüğünü, bunun 5-6 defa tekrarlandığını söyleyen bir hanımefendiye, şunları söylemiş Mustafa Hoca:

“Annenin evine ne gidiyorsun! Annende de suç var. Ben olsam annenin yerinde‘Gelme git. Senin yerin kocanın yanı’ derim. Sen annene güveniyorsun.”

Haydi buyrun..

Mustafa Hoca’yı da verin.. 

Çiğ çiğ yesinler..

Memnun edebilirseniz laikçileri..

Verin, yesinler.. 

Hatta pişirme işini de kendileri yorulmasın diye, size yaptırsınlar..

Olur mu, dindar arkadaşlar?..

Haydi,  buyrun..

Yasakçı laikçilerin emirerliği için 24 saat hazır olun..

 

Ali Karahasanoğlu/Yeni Akit

Diyanetliler Platformu  Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ

Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ