Çocuk İttirilerek Sosyalleşebilir mi?
Nefes nefese bir anne baba gelmişti yanıma. 3 yaşındaki çocukları için oldukça endişelilerdi. Çocukları, çocuk görünce ağlıyormuş. Konu komşu akraba, küçük olarak kimi görse ağlıyor, yanına dahi yaklaşmıyormuş. Kreşe başlatma kararı almışlar ama mümkün mü, çocuk diğer çocukları görünce kreşin kapısından dahi girmiyormuş.
Meğer çocuk sosyalleşsin diye, her yeni ortama girmeden tembihliyorlarmış, “Bak orada kardeşler var onlarla oyna, tamam mı?” Parka gittiklerinde “hadi oyna” diye arkadan ittirmişler. Tabii yetişkin sabırsızlığımızın nelere mal olabileceğinin çok da farkında olamıyoruz her zaman. Çocuk kendini güvende hissetmediği bir ortama, içsel hazırlığı tam olmadan, dış iteklemelerle girerse kendini orada güvende hissetmez ki. Güvende hissetmezse orada kendini var edemez. Tehdit sezdiğinde kafasını vücuduna saklayan kirpiler gibi.
Biz de öyle değil miyizdir? Yüzme bilmiyorken suya atlayıp öğrenmeye çalışmıyoruz, ama çocuklar sosyalleşsinler diye, daha etrafı tanımadan itekliyoruz. Ee geri tepiyor tabi. Çocuk kendinden 2-3 kat uzun abilerin ablaların koşturduğu bir alana hemen dalmayarak kendini koruyor aslında.
Aaaa kardeş bak, hadi oyna dediğimiz çocuğun ona hiç de kardeşçe davranmadığını görünce, pembe yalanımızla ortada kalakalıyoruz. Kardeş de değil, arkadaş da değil. Adını bilmiyor, huyunu bilmiyor. Belki tanışmalarına vesile olabiliriz. Ama istemediği sürece hadi oyna baskısı, hem yersiz, hem de hiç saygınca değil. Kalmak istemediğimiz yerde zorla tutulmak, yıldızımız barışmamışken hadi nolur oturun sohbet edin, zorlamaları ne kadar nahoşsa, çocukların da aynı durumlara maruz kaldığındaki nahoşluğu fark etmek önemli bir ayrıntı.
Nihayetinde, çocukların henüz bebekken bile tercihlerini belli edecek donanımları mevcut. Memnuniyetsizliklerini de her yaş döneminde yüzlerinden bile okumak mümkün. O halde onlara güvenmeliyiz, saygı duymalıyız. İlla parka geldik diye oynamaları şart değil. Bazen gözlem, oyundan daha büyük farkındalık ve gelişim sağlayabiliyor. Güven duyup da katılmak isterlerse amenna, ama istemezlerse de tercih onların olmalı. Zira “dar zamanda parka getirdim, mutlaka oynasın” dediğimizde, çocukları değil, kendimizi tatmin etmiş oluyoruz. Çocukları mutlu etmediğimiz gibi, zarar vermiş oluyoruz. Hem mahremiyetlerine, hem kişilik gelişimlerine.
Haa o bahsettiğim aile ne mi oldu? Hadi oyna, tembihlerini bıraktıklarında çocuk kendiliğinden oynamaya başlamış. Zaten oynamayı kim sevmez ki?
Gonca Anıl/Çocuk ve Aile
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Diyanet Duyurular Sayfamız için TIKLAYINIZ