Kurra Hafızın İbretlik Öyküsü
Kur’an-ı Kerim’i iki kez yazan, yıllardır cüz okuyan, müşabih ayetleri kodlayarak tekrar eden, hatimle teravih kıldıran, yarışmalarda derece alan bir kardeşiniz olarak daha hafız ol(a)madığımı itiraf ediyorum…
1978 yılında Almanya’da dünyaya geldim. 1984 yılında kesin dönüş yapan ailem ile birlikte memleketim olan Bolu Yeniçağa’ya yerleştik. İlkokulu burada okudum. O yıllarda ilçemizde ve komşu ilçelerde her aile evladını mutlaka hafız yapmak için Kur’an kursuna gönderirdi. Her aileden bir hafızın çıkması, o aile için bir onur vesilesi, gurur kaynağı idi. Ben de onlardan biriydim.
İlkokulu okurken derslerden sonra zaman zaman Yeniçağa Kur’an Kursu’nda hafızlık yapan öğrencilerin seslerinin duymak için kursun önünde zaman geçirirdim. Kibritleri dizip onlara ezbere bildiğim kelimeleri yarım yamalak nağme yaparak okumaya çalışır ve mutlu olurdum. Dahası elime geçen boş kâğıtlara ismimin başına “Hafız” yazar, o kâğıtlarla hayal dünyasına dalarak tarif edilemeyecek kadar güzel bir duygu yaşardım.
Yeniçağa’da ikamet eden Ekrem Doğanay hocamın, ramazanda ezbere mukabele okuyan öğrencilere gösterdiği ilgi alaka ve şefkat, hafızların takılmadan ezberlerini okumaları beni çok etkilemişti ve bir sabah mukabelesinden sonra babam ile eve gelirken babama “ilkokul bitince hafız olacağımı” söylediğimde babamım yüzünde gördüğüm o tebessümünü unutmam mümkün değildir. Yıllar geçti ve Yeniçağa Kur’an Kursu’nda hafızlığımı bitirdim.
2004 yılında Bolu merkeze bağlı Demirciler köyünde süresiz vekil imam hatip olarak göreve başladım. 2005 yılı Nisan ayında fark etmeye başladığım, ama ihmal ettiğim rahatsızlığım, Haziran ayına geldiğimizde iyice nüksetti. O dönem Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenci olan kardeşim Uzm. Dr. Muhammed Emin Demirkol’un ısrarı neticesinde Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji bölümüne muayene olmaya gittim. Muayene neticesinde hemen teşhisimi koydular: II. Evre Testis Tümörü (Yumurtalık kanseri).
Ertesi gün hemen ameliyata aldılar. Ameliyat sonrası patoloji sonucunda kanser hücrelerinin metastaz ile yayıldığı anlaşıldığından, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesine kemoterapi almam için sevk edilmem uygun görüldü. Hastalığımın hayati tehlikesi göz önüne alınarak verilen heyet raporu ile hastaneye en yakın camilerden biri olan, Üsküdar Müftülüğüne bağlı, Küplüce Camiine Müezzin Kayyum olarak atandım ve tedavim burada devam etti.
Bu arada böyle ciddi bir hastalık, sahip olduğum ama önemsemediğim hafızlığımı bana tekrar hatırlattı. Kurra hafız olmamın yeterli olmadığını, düzenli tekrar yapmam gerektiğini, sorulan bir ayetin hangi cüzün neresinde, hakeza sorulan bir kelimenin yerini, dahası hangi konu olursa olsun, o konu ile ilgili ayetleri bilmem gerektiğini, kemoterapi alırken hastanede yattığım dönemlerde idrak ettim. Ve maraton başladı: Hastalık dönemimin ilk zamanlarında 3 – 4 günde bir hatim yapmaya başladım, bu süreç altı ay devam etti. Hastanede aynı odada kaldığım ve benimle aynı teşhis konulan diğer iki arkadaşımın ölümü, beni biraz umutsuzluğa sevk etse de, ben yine de hafızlık tekrarımdan vazgeçmedim. Hafızlığımın kuvvetlenmesinden ve mana dünyasından haberdar olmaya başlamamdan duyduğum hazzı hissetmem, ta başından beri söylenegelen, ameliyat sonrası olumsuz şartların vuku bulma ihtimalini ve dahası ölüm korkusunun verdiği o negatif enerji hissini, hissetmememe vesile oldu.
Sonra günde üç cüz okumaya karar verdim. Bu sefer günde üç cüz okuyarak 10 seneyi doldurdum. Artık günümün ilk programı okuyacağım cüzlerim olmaya başladı. Ortamın hiç önemi yoktu: otobüste, yolda, misafirlikte… hiç fark etmez, ben o gün mutlaka cüzlerimi okumalıydım.
Hastalığım boyunca – tıp ayağını ihmal etmemek şartıyla- şifamı bir şeye borçlu olduğumu ifade etmeliyim: Kur’an-ı Kerim. Yani hafızlık tekrarı. Kanser hastalığının bana düzenli bir cüz okuma alışkanlığı kazandırdığını söylemek isterim. Müezzinlikten, Kur’an kursuna, oradan da eğitim merkezine atanmamdaki en büyük sır: Allah’ın izniyle Kur’an-ı Kerim’e karşı talebe olmam ve ona göstermeye çalıştığım vefamdır.
Şu anda ise günlük iki cüz okumak suretiyle hafızlığımı tekrar etmeye çalışıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Kur’an-ı Kerim’i iki kez yazan, yıllardır cüz okuyan, müşabih ayetleri kodlayarak tekrar eden, hatimle teravih kıldıran, yarışmalarda derece alan bir kardeşiniz olarak daha hafız ol(a)madığımı itiraf ediyorum…
Dini Haberler Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ
Diyanetliler Platformu Grup sayfamıza katılmak için >>> TIKLAYINIZ