Diyanet, İslam’ın hakikatlerini ve ilkelerini her şeyin üstünde tutmuştur

4. Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu Sempozyumu’a katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş,” Kuruluşundan günümüze kadar Başkanlık bütün çalışmalarında İslam’ın hakikatlerini ve ilkelerini her şeyin üstünde tutmuştur” dedi.

Diyanet, İslam’ın hakikatlerini ve ilkelerini her şeyin üstünde tutmuştur

4. Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu Sempozyumu’a katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş,” Kuruluşundan günümüze kadar Başkanlık bütün çalışmalarında İslam’ın hakikatlerini ve ilkelerini her şeyin üstünde tutmuştur” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Antalya’da düzenlenen “4. Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu Sempozyumu” na katıldı.

Antalya il müftülüğü ve Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin birlikte düzenlediği  sempozyumun açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, programın Diyanet İşleri Başkanlığının tarihinde önemli bir dönemin anlaşılmasına katkı sağlayacağını söyledi.

Diyanet’in tarihinin bilinmeden son asrın tam olarak anlaşılamayacağını ifade eden Başkan Erbaş, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tarihini bilmek, son asrın din, devlet ve toplum ilişkisinin seyrini,  milletimizin inancı uğruna göze aldığı fedakârlıkları, devletin dine yaklaşımında yaşanan gelgitleri ve bunların toplumsal tezahürlerini anlamamızı sağlayacaktır” dedi.

Diyanet’in tarihsel tecrübesine dikkat çeken Başkan Erbaş, “Geçmişi Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar giden uzun tarihsel tecrübelerden beslenen Başkanlığımız, bir ihtiyaca binaen kurulmuştur. Esasında bu milletin bekası  ve geleceği açısından dinin önemini ve değerini idrak etmenin neticesidir” diye konuştu.

Başkan Erbaş, vesayet yılları ve darbe dönemlerinin Diyanet açısından daha zorlu süreçler olduğuna işaret ederek, “ Diyanet İşleri Başkanlığı’nın zor ve zaman zaman trajik bir tarihi olmuştur. Cumhuriyet döneminin din, devlet, toplum ekseninde yaşadığı gerilimler en çok bu teşkilatı etkilemiştir” ifadelerini kullandı.

Diyanet İşleri Eski Başkanı Merhum Eyüp Sabri Hayırlıoğlu’nun ilim hayatına ve din  hizmetlerine önemli katkılar sağladığına değinen Başkan Erbaş, konuşmasında şu hususlara dikkat çekti;

“Eyüp Sabri Hayırlıoğlu önemli bir ilmi kariyere sahiptir”

Diyanet teşkilatında kuruluşundan bugüne kadar on yedi başkan görev yapmıştır. Bugün burada akademik bir çalışma ile andığımız 4. Diyanet İşleri Reisi Eyüp Sabri Hayırlıoğlu da 1951 ve 1960 yılları arasında görev yapmıştır.

Ahmet Hamdi Akseki’den sonra başkanlığa gelen ve Diyanet tarihi açısından uzun sayılabilecek bir dönem başkanlık yapan Eyüp Sabri Hayırlıoğlu önemli bir ilmi kariyere sahiptir. Medreseden icazet almış, Darü’l-fünun müderris yardımcılığı yapmıştır. Hukuk tahsil etmiş, adliye nezaretinde avukatlık ve savcılık görevlerinde bulunmuştur. Diyanet Reisi olmadan evvel II. Meclis’te Konya Mebusu olarak vazife yapmıştır.

O’nun başkanlık yaptığı dönem, Kur’an Kerim tercümesine ilişkin tartışmaların öne çıktığı bir dönemdir. Özellikle Kur’an-ı Kerim’in Latin harfleriyle yazılması hususunda, biraz da medyatik bir manipülasyonla suni gündem oluşturularak kamuoyunun uzun süre bu konuyla meşgul edildiğini görmekteyiz. Bu ortamda Diyanet İşleri Başkanı Eyüp Sabri Hayırlıoğlu Kur’an-ı Kerim’in nazil olduğu şekliyle okunmasının zaruretine dair son derece ilmi cevaplar vermiştir.

Eyüp Sabri Hayırlıoğlu’nun bir hukuk adamı olması, din eğitimi alması ve köklü bir aileden gelmesi bu dönemde özellikle din-siyaset ilişkisi, laiklik, ezanın aslı gibi okunması, din eğitimi kurumları gibi toplumun bütün kesimlerini yakından ilgilendiren birçok soruna çözüm üretmesini kolaylaştırmıştır.

“Diyanet milletin devletiyle irtibatını kuvvetlendiren bir kurumdur” 

Zorlu tarihi boyunca köklü bir geçmişe ve geleneğe sahip olmanın da etkisiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı çok büyük hizmetler yapmıştır. Kuruluşundan günümüze kadar Başkanlık bütün çalışmalarında şu üç hassasiyeti hep öne çıkarmıştır; birincisi, İslam’ın hakikatlerini ve ilkelerini her şeyin üstünde tutmuştur. En zor şartlar dâhil İslam’ın akaidine muhalif fetva vermemiştir. İkincisi, Milletimizin sağlam bir inançla ilelebet payidar olması için çalışmıştır. Nitekim Cumhuriyet döneminin en önemli kamu müesseselerinden olan Diyanet İşleri Başkanlığı, devlet içinde halkımızın en çok sahiplendiği kurum olmuştur. Üçüncüsü, Devletin bekasını sürekli önemsemiştir. Milletin devletiyle irtibatını kuvvetlendiren bir kurum olmuştur. Köklü mazisine, medeniyet birikimine dayalı ufku ile dini konularda devlete rehberlik ederek onu hatalı ve zararlı yaklaşımlardan korumaya çalışmıştır.

“Diyanet, mazlumların umudu ve insanlığın vicdanı olmuştur”

Bugün geldiğimiz noktada Diyanet İşleri Başkanlığımız, yetkileri ve imkânları ile  dünyanın hemen her yerinde hizmet eden küresel bir teşkilat olmuştur. Gerçekleştirdiği uluslararası şûralar, toplantılar ve çalışmalar ile Müslüman azınlıkların, soydaşlarımızın ve İslam topluluklarının rehberi olmuştur. Yaptığı sosyal ve insani yardımlarla mazlumların umudu, insanlığın vicdanı olmuştur.

Milli birlik ve beraberliğimizi pekiştiren, inancımızı diri tutan çalışmaları, doğru bilgi ve kuşatıcı bir yaklaşımla yaptığı rehberlik ile milletimizin ortak zemini ve değeri olmuştur.

Bugün çağın sorunları ve insanlığın devasa meseleleri, her zamankinden daha çok çalışmak mükellefiyetini bizlere yüklemektedir. Ancak bilinçle, azimle, sabırla çalıştığımızda millet, ümmet ve insanlık olarak bütün meselelerimizi çözebileceğimize inanıyorum.

İlahiyat Fakültesi Sinan-ı Ümmi Konferans Salonunda gerçekleştirilen sempozyuma, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Ünal, Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Ahmet Ögke, Antalya İl Müftüsü Osman Artan, çok sayıda akademisyen, din görevlisi ve öğrenci katıldı.