Bağlanmanın Cinneti
Milletine, vatanına, ülkesine, dinine ihanet ederken, hizmet ettiğini sanacak kadar aptal bir nesil, hem de ‘altın nesil’ olduklarına ikna edilerek nasıl yetiştiriliyor? Psikologlar, sosyologlar, pedagoglar bu sorunun cevabını bulmak için çok ciddi çalışmalar yapmalı. Belediyeler, vakıflar ve dernekler sempozyumlar düzenleyerek ‘İslam’a hizmet adına’ darbe yapmaya çalışacak ve kendi milletine bomba atacak kadar uyuşturulan bir neslin, nasıl yetiştirildiğini konuşmalı.
Kutup ayılarının avlanması…
Yıllarca öğrencilerime, televizyona veya dizilere kendini kaptırmanın yanlışlığını anlattım. Biliyordum ki, kendini kaptıranı kurtarmak zordur. Bu zorluğu anlatmak için bir örnek kullandım. Kutup ayılarının avlanma yöntemini anlatıyordum gençlere. Kendini geçici haz veya lezzete kaptıran insanın, kendine nasıl zarar verdiğini anlatan güzel bir örnektir.
Kutup ayıları nasıl avlanır?
Kutup ayılarının derileri çok kalındır. 10 cm kalınlığındaki derileri sayesinde soğuk iklimde donmaktan korunuyorlar. Bu kalınlıktaki bir deri onları sadece soğuktan korumuyor, avcıların ok ve bıçaklarından da koruyor.
Bu gerçeği bilen avcılar, kutup ayılarını avlamak için özel bir taktik geliştirmişler. Kutup ayısının kan kokusunu ve tadını sevdiğini bildikleri için, bu özel taktikleri sayesinde kutup ayısını avlayabiliyorlar.
Öncelikle kutup ayısının yaşadığı bölgede, buzun üzerine küçük bir oyuk açarlar. Sonra baltanın keskin ucunu daha keskin hale getirip, keskin uç dışarıda kalacak şekilde buza gömerler. Bazen balta yerine ucu sivri ve keskin demirlerle dolu törpü de kullanırlar.
Keskin uçlu balatanın veya törpünün üzerine bolca kan dökerler. Avcılar, etrafa da biraz kan döktükten sonra, saklanırlar.
Bir müddet sonra, kan kokusunu alan kutup ayısı görünür. Etrafa dökülen kanları yalamaya başlar. Balta ucunun bulunduğu, yoğun kanın olduğu yeri yalamaya başlayınca, dili kesilir. Kutup ayısının, kanın tadından aldığı lezzet, dilinin verdiği acıdan daha fazladır. Dilinden kan akmaya başlar. Dilinden kanı aktıkça, o yalamaya devam eder. O yalamaya devam ettikçe, dilinden akan kan hızlanır.
Bu kısır döngü içerisinden kendini bir türlü kurtaramayan kutup ayısı, kan kaybından bayılır. Olup bitenleri uzaktan sabırla seyreden avcılar, kutup ayısı yere düşüp bayıldıktan sonra bir müddet daha bekleyip yanına giderler. Kan kaybından ölmüş olan kutup ayısının derisi yüzülüp satışa çıkartılır.
Tuzağa gençken düşüyorlar
Paralel tuzağına düşüp, milletine hizmet ettiğini sanarak ihanet edenlerin çoğu, gençlik yıllarında bu tuzağa düşüyor ve bir daha kurtulamıyorlar. Kurtulmaları zordur, çünkü bir cemaate bedeninizle girdiğiniz andan itibaren, aklınızı teslim etmeniz için her türlü tuzağı kurarlar.
Okuyacağınız kitapları cemaat ağabeyleri belirler. Dinleyeceğiniz sohbet ve vaazları ablalar belirler. Paranızın zekatını kime vereceğinize siz karar veremezsiniz. Cemaat nereye işaret ederse siz oraya para göndermek zorundasınız. Okuyacağınız gazeteyi, abone olacağınız dergiyi seçme özgürlüğünüz yoktur. Hatta evleneceğiniz kişiyi bile siz seçemezsiniz.
Soru sormanız ve sorgulamaya başlamanız, cemaatte önce yükselmenize engel olur, sonra kibarca kovulursunuz. Özellikle cemaatin başında ki kişi kutsanır. Adı şeyhtir bazen. Bazen Gavs derler ona. Mehdi olduğu fısıldanır kulağınıza. Kainat İmamı derler bazen. Nasıl adlandırıldığı önemli değil, kutsal, dokunulmaz ve eleştirilemezdir.
Bu çarka kendinizi kaptırdıktan sonra çıkma ve kurtulma ihtimaliniz çok zayıftır. Kutup ayısının avlanma yöntemini getiriyor aklıma.
Kim / neye bağlanmalı?
Gençlik, bir milletin geleceğidir. Milletlere yön vermek isteyen herkes, gençliği hedef alır. İyi niyetli olanların hedefinde de gençler vardır, kötü niyetli olanların hedefinde de. 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Paralel Subayları yetiştirenler, aynı yöntem ile çalıştılar. Daha ortaokul sıralarından seçilen çocuklar, cemaatin robotları haline getirilerek bir hedefe yönlendirildi.
Kırk yıl çalıştılar 15 Temmuz için. Kırk yıl sakladılar kendilerini. FETÖ ekibine aklını teslim eden hainler, nasıl kandırılmaya başlandılar? Kutup ayısının ilk dil darbesini hatırlayın. Aldığı lezzet, aklını başından alıyor, dilinin acısını bile hissetmiyor. Gençleri kandıranlar ilk neyle başlıyorlar? Kayıtsız şartsız bir şahsa teslim oluyorlar. Sürekli aynı kişilerin kitaplarını okuyorlar. Risale sohbetleriyle başlayıp, Fethullah Gülen dışında kimseyi okumuyorlar. Tek taraflı okumaya alışan zihin, tek taraflı düşünmeye başlar.
Gençlerin kulağına küpe etmemiz gereken bakış açısı şu olmalı:
Cemaat arayan camiye gitsin.
Kusursuz kitap arayan Kuran’a baksın.
Lider arayan Peygamber Efendimizi örnek alsın.
Sait ÇAMLICA